
Timeline:
Bu hikaye, Darly Dor’un kısa geçmişini ve grup ile karşılaşmasından birkaç gün öncesine kadar başından geçen olayları kendi açısından anlatmaktadır.

Darly Dor, ilginç bir şekilde Bari Na-ammen’den, yıllar önce Arashkan şehrindeki High Spires’a yönetici olarak atanmış bir High Elf (yüksek elf) baba ve tanınmış, aristokratik bir ailenin kızı olan insan anneden olmadır.
Darly, varlıklı ailenin tek evlatlarıydı..
Darly’nin neden evden kaçtığına yada atıldığına dair bir çok rivayet vardır. Bunlardan biri, onun babası hakkında bazı nahoş şeyler öğrenmiş, daha da kötüsü, görmüş olduğuna dair ve bu sebepten dolayı kaçtığı, bir diğeri ise (ve daha olası olan sebep) ise;
Can Sıkıntısı + Paranın Fazlası + Kötü Arkadaşlar = Darly Dor!
Sebebi her ne idiyse, Darly’nin ayrılması annesinin kalbini kırmıştır. Yıllar sonra bile Darly, geçirdiği nadir yalnız gecelerde annesini bitiren sebep olarak hep kendisini suçlamış ve bundan dolayı da utanç duymuştur.
Gel zaman git zaman, Darly pazarcılardan çürük elma çalmaya kadar düşer ve birileri onu fark etmemiş olsa, muhtemelen bir lağım sıçanı olarak, genç yaşta ölüp gitmiş olurdu.
Küçükken bile ne denli yakışıklı ve eli hızlı olduğunu fark eden, Arashkan Hırsızlar Loncası üyesi ‘Yaşlı Sansar’ onu bulur ve ona kol-kanat gerer. Yaşlı Sansar, Darly’yi tekil anlamda özel bir eğitimlerden geçirir,ve onu ait olduğu eski aristokrasinin üzerine salar.
Darly kısa zamanda birçok genç (her zaman da o kadar genç olmayan) zengin bayanı, mücevherlerinden ve pahalı takımlarından eder..
20’li yaşlarna kadar, sadecede güzel yüzü ve bayanlarla ağzı iyi laf yapan biri değil, üstlerine pıçak ve kılıçla olduğu kadar,hırsızlığın bir çok başka alanlarında da kendini ispatlamayı başarır.
Darly, genç olması dolayısıyla Hırsızlar Loncasında üst kademelere ulaşmasına daha yıllar vardır, ancak prestiji hayli yüksektir. Nevarki Darly’nin gözü zaten o kadar da yükseklerde değildir.
Onun için hayat keyif ve kadınlardan ibarettir ve günlerini karnı tok ve umarsız bir şekilde geçirmeyi tercih eder.
Darly için ikinci düşüş beklenmedik bir açıdan gelir.
Yaklaşık iki, iki buçuk ay önce bağlı olduğu hırsızlar loncası, çok, ama çok nadir bir şekilde
olduğu anlardan birini yaşar; şehir dışından gelen bazı kesiciler, pahalı bir iş için kendileriyle iletişime geçer ve hırsızlar loncasından, söz konusu iş için çevik, becerikli ve sessiz bir hırsızı ‘ödünç’ isterler. İş, uzaklardaki bir kasabadan bir şeylerin alınması ve yerine bir başka paketin bırakılmasından ibarettir!
Darly olaydan haberdar olduğu andan itibaren hep, o kadar uzaktaki bir işin ta Arashkan Hırsızlar Loncasına gelinmesini biraz garip bulmuş olsada, Loncanın isimsiz lideri, muhtelif sebeplerden dolayı işi çoktan kabul etmiş ve Yaşlı Sansar vasıtasıyla da kendisine bildirilmiştir.
Bütün becerilerine rağmen, Darly, Loncanın kendisine olağan dışı bazı müsamahalar gösterdiğinin de farkındadır. Bu sebepten ötürü bu garip ‘iş’i kabul eder.
Lonca kodamanları ne düşünürse düşünsün, Yaşlı Sansar, Dary’liye ısrarla temkinli ve uyanık olması gerektiğini, ve işin içinde kendilerine söylenmeyen bazı şeylerin olabileceğini telkin eder.
Darly, yeni katıldığı grupta kendisine arkadaş bulamaz ve aramaz da zira grubun geri kalanı, hiç sevmediği kesicilerden oluşmaktadır.
Grup, Arashkan’dan ayrılır ve ana yolları takip etmez. Sessizce ve saklanarak önce kuzeye, sonra da doğuya yönelir ve geceleride ateşsiz, soğuk kamp kurarlar.
Yola çıkmadan önce Darly’ye anlatılan plan aslında çok basittir: Serenity Home diye bilinen bir kasabada yaşayan, Tinkerdome adında bir cüce mucitten, yapmış olduğu bir icadı çalınacak, ‘ödeme’ olarak da adamlardan ikisinin devamlı kolladığı, uzun silindirimsi ‘paket’ bırakılacaktı.
Bundan sonra ise seri bir şekilde kasabanın hemen kuzeyindeki ormana doğru kaçılacak ve bir hafta kadar düz kuzeye gidilecek, orada ikinci bir grupla buluşulacak ve iki grup birleşip kasabanın 10-15 gün kuzey, kuzey doğusundaki, Themalsar denen bir harabenin yakınlarında bekleyecek olan birine teslim edileceklerdi..
Darly, “Bu mu basit plan?”, diye geçirmişti içinden..
Hırsızlar Loncasının birden fazla kolu vardı; sokak çocukları, yan kesiciler, şantajcılar, Darly gibi, diğer hırsızların züppe ve pembenin alaycı bileşimi olan “züppemsiler”, dayakçılar ve fahişeler gibi..
..ve gruptakilerin hiç biri bu kollardan değildir.
Bir kaç yıl önce aralarında gerçekleşen ve son derece kanlı biten çatışmalar sonucunda Araşkanda herhangi bir kesici loncası kalmamıştı.
Bu sebepten dolayı bu yabancılara Darly bir türlü ısınamamıştı..
Darly kesicilerden nefret ederdi.
Onun bu nefreti, planda gördüğü saçmalıklar ve boşluklar, kafasında birçok sorunun da oluşmasına sebep olmuştu; neden bir şeyin çalınması için bu kadar çok adam tutulmuştu ki? Neden bir şeyin çalınması için bu kadar uzaktan adam tutulmuştu? Dahası, neden bir mucit için bu kadar kesici tutulmuştu? Ve her şey bir yana, neden çok daha yakındaki -o bölgeyi iyi bilen- ve çalınacak şey her ne ise, onu çalabilecek birileri bulunmamıştı? Madem iş basit bir hırsızlık işiydi, neden en baştan herhangi bir kesiciye ihtiyaç duyulmuştu? Ve bu Themalsar harabelerinde buluşma işi de neyin nesiydi?
“Hangi salak bi harabede buluşur ki?”, diye kara kara düşünür Darly.
..ve neden ‘devamlı izleniliyorum’ hissi gün be gün artıyordu?
Bu kadar kesicinin olduğu yerde Darly gibi bir hırsıza ne gibi bir ihtiyaç duyulabilir di ki?
“Belki de ince hırsızlık, yan kesicilik, tüy tuzak yada hassas bazı kilitlerin açılması için benim yeteneklerime ihtiyaç duyacaklardır.”, diye düşünürken, sebebini ancak söz konusu kasabaya gelince anlar Darly..
Şerefsizler bırakılacak paketi son anda ona taşıttırırlar!
Darly paketin şekli dışında ne olduğunu çıkaramaz.. şekli ve fevkalade ağır olduğu!
Darly ve kesiciler kasabaya, kasabayı çevreleyen odun duvarları aşarak girerler ve genç hırsız bir kaç şeyi o anda farkeder; dışarıdan basit gibi görünen kasaba aslında şaşılacak kadar düzenli ve temizdir. Evleri gelişi güzel, boş bulunan yerlere kurulmamış, belirli bir düzene göre inşa edilmiştir. Çoğu evin, güzel, mütevazi bir bahçesi vardır ve evlerin hepsinin duvarları temizdir ve iç açıcı renklerle boyanmıştır.. Darly kasaba hakkında bu ve bunun gibi birçok ayrıntıyı fark eder. Bunlardan kendisini ilgilendiren en önemli ayrıntı ise, bir kasabadan beklenmeyecek derecede de temkinli bir güvenliğinin oluşudur.
Kesiciler oldukça sessiz ilerlemelerine rağmen, dört farklı noktada bekçiler tarafından fark edilmişler, ancak herhangi bir alarm veremeden etkisiz hale getirilmişlerdi.
İşte bu noktada Darly, kendisiyle kesiciler arasındaki açık farkı anlar ve neden kesicilerden nefret ettiğini hatırlar; kendisi gibi bir hırsız için ‘etkisiz hale’ getirmenin anlamı, ağır, içinde kurşun tozu olan bir kese yada en kötüsü bir odunla muhatabını yere yıkıp bayıltmak anlamına gelirken, bir kesici için bu, muhatabının boğazını bir kulağından diğerine yarmak anlamına geldiğini görmesidir.
Darly tiksinti içerisinde ağır paketi hedefine doğru taşır.
Kasabanın diğer tarafında garip, üç katlı, kubbemsi binaya yaklaştıklarında kesiciler hiçbir nezaket ya da incelik örneği göstermeksizin, kapıdan içeri dalarlar ve kısa darp seslerinden sonra ellerinde paçavralara sarılmış bir şeyle tekrar dışarı çıkarlar – biri Darly’ye işaret eder ve paketi binanın içine götürüp oraya bırakmanı söyler.
Sonra hepsi geldikleri gibi kaçarlar..
..ve bunu oldukça adice bir şekilde, Darly’yi beklemeksizin yaparlar.
Darly üç katlı, kubbeli binadan çıkıp kasabaya girdikleri noktaya daha ulaşamadan, arkasından gün ışığı kadar göz kamaştırıcı bir parlama olur. Genç hırsızın arkası parlamaya dönük olmasına rağmen gözleri bir anlığına kör olur ve genç hırsız tökezler..
..ve belki de hayatını kurtaran şey de bu olur zira parlamanın ardından gerçekleşen patlamayla, üç katlı binanın kubbesi tamamen ve hiçbir ön uyarı olmaksızın yok olur!
Patlama o kadar şiddetle gerçekleşir ki, Darly tökezleyip yere doğru meyletmemiş olsa, muhteme patlamanın şiddetinin tam etkisiyle muhatap olmuş olacakken, sadece, sanki dev, görünmez bir el onu alır..
..ve iki sokak ilerideki bir bahçenin ortasına bırakır!
Darly’nin gözleri kıpraşır, kulakları çınlar bir halde yerden kalkar ve arkasına bakmadan titreyen bacakları üzerinde zorlukla kasaba duvarlarına doğru koşar. Oraya vardığında ise duvardan inmek için kullandıkları ip merdivenlerin çoktan çekilmiş olduğunu görür.
Genç hırsız belinden çektiği bıçakları kullanarak kendisini yukarı çekerken ister istemez söylenir.
“Sanki birileri beni arkada yem olarak bırakmak istiyor..!”
Darly duvarı aşıp aşağı kendisini bırakmadan önce bir defalığına mahsus, mahvettiği kasabaya ve marifetine bakar..
..ve kasabanın, üç katlı o kubbeli binanın etrafındaki evlerin tamamını yerle bir olmuş olarak görür. Arkada bıraktığı silindir şeklinde pakette her ne var idiyse, gökyüzüne doğru, dikine, yüksek basınçlı, yeşilimsi ve ürkütücü bir ateşin harlayarak hala geceyi aydınlattığını görür.
Genç hırsız gördüğü manzara karşısında ister istemez dona kalır.
O anda içine, bu olayın burada bitmeyeceğine, sonuçlarının tahmin bile edemeyeceği kadar büyük olacağına dair bir korku düşer.
Ve kendisini gecenin karanlığına salar..
Darly, kesicilerle birlikte ormanda olaysız bir şekilde günlerce yol alır, ancak içindeki “birileri bizi izliyor”, duygusunu bir türlü üstünden atamaz.
Yılların oluşturduğu hırsızlık alışkanlıkları onda bazı keskin hislerin ve duyuların oluşmasına sebep olmuştur ve geçmişte yaşadığı bir çok tehlike ona bu duygularını asla kulak ardı etmemesini öğretmiştir.
Yaktıkları kasabadan ayrılmaları üzerine ormanda geçirmekte oldukları bir gece, bu hisleri genç hırsızın hayatını bir defa daha kurtaracaktır..
Hayatında daha önce hiç görmediği, kocaman, vahşi görünümlü kalabalık bir grup yaratık, kamplarını basar ve kanlı, acımasız bir mücadele başlar.
Başta kesicilerle omuz omuza verip bu yaratıklarla çarpışsada, Darly gözünün ucundan bazılarının kaçtığını fark eder..
Kahramanca çatışıp dramatik bir şekilde hayatını verme olayı asla genç hırsızın olayı olmamıştır; Darly hiç düşünmeden ve hiç sektirmeden savaşan kesicileri terkeder ve savaştan kaçar!
Kaçan kesiciler, çaldıkları şey dışında yük oluşturabilecek üzerlerinde ne varsa atıp gizli ve saklı bir şekilde ormanda yollarına devam ederler.
Darly, en kötüsünü arkalarında bıraktığını umarken bir kaç gece sonra aynı yaratıklar grubun kampına ikinci bir baskın daha düzenlerler.
Ancak bu sefer Darly hazırlıklıdır.
Darly bu baskında hiç beklemeden ve anında ormana kaçar.
“Nasıl bir planlamadır bu? Başından beri bir bokluk vardı bu işin içinde..”, diye hırlar genç hırsız sessizce kaçarken.
Darly yeterince uzağa gidemeden, yerde can çekişen bir kesiciyle karşılaşır. Belliki adam yaralı bir şekilde kaçmaya çalışmış ancak kan kaybından olduğu yere kadar uzaklaşabilmiştir.
Yaralı kesici yattığı yerden Darly’ye sırt çantasını uzatır ve kırık, fokurtulu bir sesle “Kaç burdan züppemsi! Al bunu ve kaç.”, diye hırlar acı içerisinde. “Diğer grubu bul ve onlara olanları anlat..
Bu baskınlar tesadüf değildi.. Bunun arkasında–”, diye devam ederken gecenin karanlığından uğursuz bir uğultuyla koca bir mızrak iner ve kesicinin göğsüne saplanır.
Darly adamın uzattığı çantayı kaptığı gibi kaçar ve ölen kesicinin suratında oluşan hayret, korku, acı ve şaşkınlık ifadesiyle vakit harcamaz.
Genç adam bir züppemsidir ama aynı zamanda da bir hırsızdır ve ancak hayatının çoğunu tehlikeli işler yaparak geçirmiş olmanın verebileceği bir ‘kaşar’a da sahiptir.
Buna rağmen hayatının hiçbir anında bu kadar korktuğunu da hatırlamaz.
“Lanet olsun! Bu ne ya..! Ben zengin kızları ve kadınları tavlarım. Pıçağımı, ‘kim hedefi vuracak’ – kumarında çekerim.. Yıllar önce bi salak dışında da kimseye pıçak çekmişliğim yok! Lanet, salak, geri zekalı, kıçı kuruyasıca herifler! – neye bulaştırdınız beni?!”
Darly, bu kesicilerle haftalardır yollardadır ve her gün ormanda onlarla yol almış, onlarla gecelemiştir ancak tam o anda artık şehirde olmadığını, dünyanın zengin kadınları mücevherlerinden etmekle sınırlı olmadığını, hayatının bir anda sona erbileceğini, babasını çok da umursamasa da, annesini bir daha göremeye bileceğini anlayıverir!
Üstünde ne kadar o güne değin önemli sandığı fiyakalı ipek gömlekleri, kadife pelerinini, pahalı yüzük ve takılarını, tarak, traş seti ve güzel kokulu parfümlerini aceleyle kazdığı bir çukura gömer ve züppemsiliğini bir kenara atıp paslanmış hırsızlık becerilerini çıkartır ve hayatta kalmak için bildiği her tekniği kullanmaya başlar.
Günlerce ormanda kuzeye ilerler ama o “izlemiyorum” duygusu hala onu terk etmez bir türlü.
Bir ara geri durup ormanı izlemeye alır ve yeni bir sorunu olduğunu anlar. Peşinde artık sadece o vahşi yaratıklar yoktur. Bir grup insan, cüce ve en kötüsü, şöhretlerini hayal meyal duyduğu ve “ormanda bir izciden asla kaçamazsın” atasözünü hatırlatan, iki de izci kızdan oluşan karma bir
grubun, arkasında bıraktığı kırıntı izleri takip ettiğini öğrenir.
Darly, bitmek bilmeyen şanssızlığına lanet eder ve tekrar kaçmaya başlar. Bütün bu olanlarda olumlu olan tek şey, ardından kendisini takip eden grup temkinlidir ve onu geceleri takip etmemektedir.
Genç hırsız, gece gündüz kaçar ve bildiği her türlü “leke sökme” tekniğini kullanır ancak o lanet olasıca izci kızlardan bir türlü kurtulamaz..
“Lanet şeyler.. bari çirkin olsalardı!”, diye geçirir içinden ama bir yandan da izci kızları takdir etmekten de kendisini alamaz zira ikisi de genç, güzel, kendilerinden emin ve vazgeçmez bir nitelikle onu takip etmektedirler.
İşin aslı, Darly söz konusu kızlar olunca ayrıntıları tek bakışta fark etmesini iyi bilen biridir. Söz gelimi kızlardan biri ince belli, hafif çekik gözlü – muhtemelen senin gibi bir yarı-elf, öbürü ise uzun boylu, uzun bacaklı ve son derece atletiktir..
“Belkide saklanmaktan vazgeçip onları çapkınlığım ile etkim altına alabilirim.”, diye yorgunluğunu dağıtmaya çalışır ama gerçekte bunun bir hayal olduğunun da farkındadır zira o “güzel” kızların hedeflerini yüz yardalık bir mesafeden delik deşik ettiğine açık bir şekilde müşahade etmiştir.
Muhtemelen ve ancak genç hırsızın oklarla doldurulmuş cesedine vardıklarında “Ayy yazık oldu ya.. Pek de şirin bi şeymiş”, derler, diye homurdanır içinden.
Darly bir şekilde kendisini takip eden grupla arasındaki mesafeyi korumayı başarır. Günler sonra diğer grupla buluşma yerine vardığında, kendisini kimsenin beklemediğini görür.
Genç hırsız bir an panikle karışık bir hiddetle “Hepinizin canı cehenneme!” deyip, yola devam etmeyi ve bulunduğu ormandan, bulaştığı pislikten ve tercihen yaşadıkları krallıktan olabildiğince uzaklarda bir yerlere gitmeyi düşünür.
Nevarki Darly bir gerçeği çok iyi bilir; hırsızlar arasında en değerli şey, kendi aralarında verdikleri sözdür ve sözünü tutmayan bir hırsıza tutması için ikinci şans verilmediğidir.
Darky beklediği her saat, onu takip edenlerin yaklaştığını bilse de, yine de beklemeyi tercih eder.
Ve en sonunda beklemesi sonra erer. İki hırpani adam, paldır küldür Darly’nin bulunduğu yere yaklaşır.
Gelen iki acınası kesicinin halini gören Darly içinden, “Ne amatör tipler bunlar yaa.. Alnınızda hedef tahtasıyla gezin bari..”, diye geçirir zira adamların çıkardığı gürültü, ölümleri için açık birer davetiye gibidir..
Genç hırsız, bir grup beklerken karşısında sadece iki tane, fena halde hırpalanmış adamla karşılaşınca ister istemez içinde hissettiği korku daha da artar.
İki taraf da tanışıp hikayelerinizi paylaştıktan sonra genç hırsız, korkularının gerçekte ne kadar ‘az’ olduğuna ayılır çünkü onlardan öğrendikleri hiçte iç açıcı değildir.
Darly, iki kesicinin hikayesini dinledikten sonra öylece kalakalır. Sonra derin bir nefes alıp, “Durun bi doğru anlamışmıyım..”, der. “Sizlerlerin de buradan on beş gün mesafede, ormanın batısındaki bir orman elf köyünün yakınlarında yaşayan yaşlı bir druid’den birşey çalıp buraya gelmeniz gerekiyordu ve malı çalıp kaçmatkansa, yaşlı adamı öldürmeyi tercih ettiniz, öyle mi? Off yaa.. sizler tam olarak ne kadar geri zekalısınız?Kimse size “mal kaldırma” işinde adam öldürülmeyeceğini öğretmedi mi?”, diye horlayarak bakar iki kesiciye.
“Çalmak başka, öldürmek başka.. çalan adama yapılan muamele ve ceza ayrı, cinayetin muamele ve cezası ayrıdır. Birinde bi tomar dayak yersin ve bir süreliğine hapse atılırsın. Diğerinde ise iş ipte biter! Her şey bir yana, hırsızlık için gittiğin yerdekileri öldürmek profesyonelce değil!”
Darly midesinin bulandığını hisseder. Eğitimin bir parçası olarak, en seri ve en etkili bir şekilde nasıl can alınır bilse de, bu hiç sevmediği bir şeydir ve bu iki dangalakla baş başa kalmıştır.
Darly, kendilerinin kasabadan çaldığı şeyin içinde bulunduğu çantayı kesicilere verir ve Themalsar denen harabelere doğru yola koyulurlar..
“Hangi salak bi harabede takas için buluşur ki?”, diye geçirir içinden.
İki kesiciden biri kaçarken düşmüş ve çenesini kırmış, diğeri ise yarılmış alnını pis bir paçavrayla sarmıştır. Başı sarılı olan kesici, kısık, muallak bir sesle başlarından geçenleri anlatır;
“Yola çıktığımızda on altı kişiydik. Sorunsuz bir şekilde yaşlı druid’in olduğu yere ulaştık ve gece olmasını bekledik. Bize yaşlı adamın tehlikeli olabileceği söylenmişti, biz de işi garantiye almak için onu kestik ve ’emaneti’ aldık. Hepi top yıldırım çarpmış bir odundu.. Yaşlı adamı kestikten kısa bir süre sonra, bir gece aniden baskına uğradık. Hayatımda hiç görmediğim kadar büyük orklar ansızın daldılar aramaza ve bizleri kesmeye başladılar. O kadar ani oldu ki, ayağa kalkıp silahlarımızı çekinceye kadar yarımızdan fazlasını öldürmüşlerdi çoktan.. Biz kaçtık, onlar da peşimizden geldi. Kedi fare gibiydik ve biz hep fare olduk.. Yetmiyormuş gibi, bir şey daha takıldı peşimize. Ne olduğunu asla göremedik ama çok büyük ve çok sinsi bir şeydi.. Ve hepsi ne için? Yanık bir odun parçası içinmiş..”, diye acı bir şekilde ‘hıh’lar.
Darly bu noktada adamın söylediklerine hayret etmekten kendisini alamaz. Anlattığı yaratıklar kendilerine saldıranlarla aynı gibidir ama o da hayatında bu kadar büyük, vahşi, güçlü ork görmemiştir. Dahası, orklar küçük, kendilerine karşılık veremeyecek gruplara saldırmayı tercih eden yaratıklardır. Ama en önemlisi ise orklar zekalarıyla bilinen yaratıklar değildiler. Bu yaratıklar ise hem zeki, hem kurnaz, hem de fevkalade organize bir şekilde hareket edip saldırmışlardı..
Darly olaya bir de başka açıdan bakar. Evet, kendisi kesicilerden hiç haz etmesede, onlar hırsızlara göre silah eğitimleri çok daha kapsamlı olurdu ve her zaman tetikte olurlardı.
Kendisinin bile bir kesiciye kendisini farkettirmeden yaklaştığını, çok şanslı koşullar altında düşünebilirken, bu yaratıklar, on altı tane kesiciye baskın yapabilecek kadar onlara yaklaşabilmişlerdi..
Genç hırsız bu düşünceyi oldukça rahatsız edici bulur zira cüsselerine rağmen bu devasa orklar, nokta atışı yapar gibi her iki grubu da bulmuşlar ve hiç tereddüt etmeden saldırmışlar, kendileri neredeyse hiçbir zayiat vermeden otuzu aşkın kesiciyi parçalamışlardı.
İşin ürkütücü yanı, iki farklı grup, iki farklı şeyi çalmak için gönderilmişler ve çaldıktan kısa bir süre sonra ikisi de müteahhit defa baskına uğramışlardı.
Darly o güne kadar dünya politikalarıyla pek de de ilgilenmemiş olsada, son iki haftada yaşadıkları bas bas “BU TESADÜF OLAMAZ!” diye bağırıyordur. Defalarca bu orkların baskınlarına uğradıktan sonra ve arkalarından gelen izcili grubu ekemedikleri sürece bu ormandan kurtulamayacağını anlayan Darly, o anda temkini boş verip ivedilikle malları teslim edip olabildiğince uzaklarda bir yerlere yerleşmeye kadar verir.
İki kesici ve bir hırsız, günlerce ormanda koşup harabelere doğru ilerler. Yolda daha fazla bir şeyle karşılaşmadan, karşılaştıkları şeylerden ise çarpışmaktansa saklanmayı, sinmeyi ve sürünerek uzaklaşmayı tercih ederler. Aç, susuz ve pis içerisinde üç adam en sonunda ormandan çıkarlar.
Nevarki Darly, temkinlidir zira geçen son bir kaç haftada olan olaylardan ve bu olayların gelişiminden oldukça keskin iki sonuca varır; birincisi, birileri onlara fena halde ihanet etmiş ve satmıştır, ikincisi ise “Daha fazla birilerinin köpeklerine yem olmayacağım!”, diyerek bu işin makul bir ‘takas’ ile bitmeyeceğine olan kati inancıdır.
Bu düşünce genç hırsızın zihninde bir kere yer ettikten sonra bir daha da aklından çıkmaz. Darly, bu düşüncelerini hiç tanımadığı ve güvenmediği bu iki kesiciyle paylaşmaz ve kendisini her an kaçmaya hazırlar.
İki kesici, bir hırsız o gece ormanın dışında kamp yaparlar. Darly uyuyor numarası yapar ve geceyi uzandığı yerden temkinli bir bekleyişe geçirir. Darly’nin bu temkini onu bir daha kurtarır..
Gecenin derin saatlerinde, iki kesicinin ortasında aniden kara cüppeler içerisinde biri peydah olur ve genç hırsız “Lanet büyücüler!”, diyemeden cübbelinin elinden ard arda yıldırımlar çakar ve bir kesicinin göğsünde koca bir delik açılır, diğerinin ise sol kolu ve kafasının sol yanı bir anda kömür oluverir..
Göz açıp kapayıncaya kadar iki kesici de ölmüştür!
Karalar içindeki adam kesicileri yıldırımlarıyla yakarken Darly beklemez.
Darly battaniyesinin altından yuvarlanır ve sessiz adımlarla gecenin karanlığında kendisini kaybettirir..
Saatler sonra geri döndüğünde iki kesicinin de mutlak bir şekilde ölmüş olduklarını ve çaldıkları mallarında gitmiş olduğunu görür. Genç hırsız bütün başına gelenlere ve getirenlere lanet eder ve hışımla söylenir;
“İşte bu yüzden harabelerde buluşulur… Gelip seni seyircisiz gebertsinler diye!”
Aç, susuz ve takatsiz bir şekilde ormana bakar Darly ve bir durum değerlendirmesi yapar, sonra da bir karara varır.
Ya tekrar ormana girecek ve ardından gelenleri bir şekilde atlatmaya çalışacak ya da onlara teslim olacaktır..
Ama Darly bu iki seçeneği de değerlendirmez.
Bitkin adımlarını hızlandırarak lanetli Themalsar haraberine doğru koşmaya başlar.
Açlığının getirdiği kramplarla canı fena halde kakaolu kek, yanında da sıcak bir fincan çay çeker. Ama o, gece boyunca hiç durmadan harabelere doğru koşar ve karanlıkta eski Themalsar tapınağından kalma yıkıntıların arasında bulduğu ilk deliğe saklanır.
Darly ancak sabah olduğunda saklandığı deliğin gerçekte bir delik olmadığını, sadece tavanı çökmüş, duvarları da yıkılmış bir bina olduğunu görür. Dahası, binanın içinde de bir çeşit giriş olduğununa ayılır.
Genç hırsız, girişi takip edince aşağı doğru inen merdivenleri fark eder.
Genç züppemsi bir şeye kati olarak inanıyordur; o lanet izci kızlar onu buraya kadar takip edeceklerdir ve onun kasabalarına yaptıklarını düşünülecek olursa, kendisine çok ihtiyacı olan o çayı ısmarlamayacaklarıdır..
“Off.. Çay!”, diye hayıflanır içinden Darly.
“Şu anda sıcak bir çay için nelerimi vermezdim ki?”, diye düşünür ama o sıcak çay için verebileceği pek de bir şeyi yoktur artık.
Darly yolun sonunda olduğunu en sonunda anlar. Kaçacak pek de bir yeri kalmamıştır. Ya orklar onu yakalayacak, ya da lanet izci kızlar..
“Gökler adına! O iki vahşi, gözü dönmüş kızların bana neler yapacaklarını düşünmek bile istemiyorum.”, diye acıklı bir sesle söylenir.
Darly o anda bir daha şeyi anlar.
Onu kurtaracak şey, hırsız oluşuyla alakalı marifetleri değil, bir züppemsi oluşundan dolayı elinde barındırdığı ‘ikna’ kapasitesidir.
Darly Dor, uzun yıllar boyunca kadırdığı onca zengin kadınlar üzerine kullandığı teknikleri ve yöntemleri gözden geçirir ve neredeyse tamamını çöpe atar zira o yöntemlerin hiç birisinin o iki vahşi izcinin üzerinde etki edeceğini düşünemez zira kandırdığı kadınların neredeyse hepsi şımarık, yalnız, canları sıkılmış ve pohpohlanmış salak kadınlardı.
Bu kızlar ise fevkalade ciddi, haftalarca takip edişlerinden, işlerini hiçte savsaklamayan, hayatlarında muhtemelen hiç pohpohlanmamış kızlardır!
Darly, bir şekilde iki izciyi, kendisini öldürmelerine engel olsa bile bunun yeterli olmayacağının da farkındadır zira izcilerle beraber gelen diğerleri de vardır.
Belliki özgürlüğü ve bir fincan çay için Darly gelenlerin hepsini ikna etmesi gerekmektedir.
İçinden, kendisini takip eden diğerlerini hatırlamaya çalışır; pek de espriden anlamayan biri gibi görünen bir dwarf, hafif salak olduğunu düşündüğün bir gnome cüce, neredeyse o lanet orklar kadar iri bi adam, hiç gülümsemeyen bir şövalye hatun (lanet bi şövalyeleri eksikti, ellerinden ondan da var!) ve ortalıkta sinsi sinsi dolaşan o karanlık tip.. muhtemelen bi kesici!
“Lanet kesiciler!”, diye geçirir Darly içinden ve kalıntıların arasında bulduğu merdivenlerden sessizce aşağı iner..
Darly Dor olarak sen, şaşılacak bir şekilde sen bir highelf (yüksek elf) baba ve bir half-elf anneden olmasın. Oldukça zengin bir ailenin, zengin çocuklarının, zengin evladıydın..
Can sıkıntısı + paranın fazlası + kötü arkadaşlar = Darly Dor..
Baban seni evden kovmak zorunda kaldığında, bu gerçekten annenin kalbini kırmıştı.. bir anlamda kadıncağızı bitirmiş oldun ve bundan dolayı hep bir utanç duygusu taşımışlığın oldu.
Gel zaman git zaman, pazarcılardan çürük elma çalmaya kadar düştün. Birileri seni fark etmemiş olsa, muhtemelen bir lağım sıçanı olarak, genç yaşta ölüp gitmiştin..
Küçükken bile ne denli yakışıklı ve eli hızlı olduğunu fark eden yeraltı birileri sana kol-kanat gerip, özel eğitimlerden geçirip, eski ait olduğun aristokrasinin üzerine salmış. Kısa zamanda birçok genç (her zaman da o kadar genç olmayan) zengin bayanı, mücevherlerinden ve pahalı takımlarından ettin..
20’li yaşlarna kadar, sadecede güzel yüzü ve bayanlarla ağzı iyi laf yapan biri değil, pıçak ve kılıçla olduğu kadar, üstlerine hırsızlığın bir çok başka alanında da kendini ispatlamayı başarmıştın. Hayat senin için oldukça umarsız ve keyifli geçiyordu.
Yaklaşık 2.5-3 ay kadar önce, bağlı olduğun hırsızlar loncası, dışardan özel bir iş için kendileriyle iletişime geçildiğini, uzaklarda bir kasabadan bir şeylerin çalınması gerektiğini ve arkada bir başka paketin bırakılması gerektiğini size söyler. Sana hep o kadar uzaktaki bir işin ta size getirildiği düşüncesi biraz garip gelmiş olsada, patron sana hep iyi davrandığı için bu işi kabul edenler arasına sen de kendini ekledin. Patronun sana temkinli olmanı ve her zaman uyanık olmanı söyledikten sonra yola çıktınız. çoğunlukla geceleyin hareket edip ıssız yerlerde kamp kurdunuz..
Plan çok basit idi: “bir cüce icatçıdan, icadını çalacaksınız, “ödeme” olarak adamlardan ikisinin devamlı kolladığı, uzun silindirimsi “paketi” bırakacak ve kasabanın hemen kuzeyindeki ormana doğru, bi hafta kadar düz kuzeye ilerleyecek, orada ikinci bir grupla buluşulacak, sonra iki grup birleşip kasabanın 10-15 gün kuzey, kuzey doğusundaki, Themalsar denen bir harabenin yakınlarında, sizi orada bekleyecek olan birine teslim edilecek”
Sizinle gelen hırsızların hepsini tanımıyordun. Aslında neredeyse hiç birisini tanımıyordun. Bu seni biraz rahatsız ediyordu ama hırsızlar loncasının birden fazla kolu vardı; sokak çocukları, yan kesiciler, senin gibi “züppemsiler” (diğer hırsızların size taktığı isimdi bu; züppemsi – züppe ve pembenin birleşimi), dayakçılar, fahişeler, kesiciler, gibi gibi…
..ve gruptakilerin belirgin bir kısmı kesicilerden oluşuyor gibine geliyor olması seni biraz ürkütmüştü. Kafanda birçok soru vardı; Neden bir şeyin çalınması için bu kadar çok adam tutulsun ki? Neden bir şeyin çalınması için bu kadar uzaktan adam tutulsun ki? Çok daha yakında -o bölgeyi iyi bilen- ve çalabilecek birileri bulunamaz mıydı? Gelenlerin neredeyse tamamı neden kesiciydi? Çalmaya gidiyorsak, kesiciye neden ihtiyaç duyulsun ki? Ve bu Thalmasar harabelerinde buluşma işi de neyin nesiydi? Hangi salak bi harabede buluşur ki?
..ve neden izleniliyorum hissiyatı gün be gün artıyordu?
Bu kadar kesicinin olduğu yerde sana ne gibi ihtiyaç duyarlar ki? Belki de ince hırsızlık, yan kesicilik, kıl-tüy tuzak/kilit açmak için senin özel yeteneklerine ihtiyaç duyacaklardır, diye düşünürken, sebebini söz konusu kasabaya gelince anlayacaktın; şerefsizler bırakılacak paketi son anda sana taşıttırırlar!
Paketin ne olduğunu bilmiyordun ama edepsiz şey öküz gibi bir ağırmış meğersem! Kesiciler ve sen, kasabaya, kasabayı çevreleyen odun duvarları aştıktan sonra, kasaba (aslında kasaba olmasına rağmen, oldukça güzel ve temiz bir kasaba olduğunu fark ediyorsun) ortalarındaki garip, üç katlı kubbemsi binaya gelirsiniz. Kesiciler, hiçbir nezaket ya da incelik örneği göstermeksizin, direk kapıdan içeri dalarlar ve kısa darp seslerinden sonra ellerinde birşey, paçavralara sarılmış bir şekilde tekrar dışarı çıkarlar – biri sana işaret ederek silindiri binanın içine götürmeni söyler… sonra hepsi geldikleri gibi kaçarlar… şerefizler, seni bekleme zahmetinde bile bulunmazlar…
Sen evden çıkıp duvara ulaşmadan, arkanda bir parlama olur.. Şoktan kulakların çınlar ve hiçbir şey duyamaz olursun.. Arkandaki kubbeli bina bir anda dev bir havai fişek gibi gökyüzüne, yeşilimsi ve ürkütücü bir ateş püskürterek ortadan kaybolur!
Sen lanetler okuyarak duvardan atlar ve kesicilerin peşine takılırsın..
Ormanda uzun günler vukuatsız yol kat etmenize rağmen, içindeki “birileri bizi izliyor” hissi bir türlü yakanı bırakmıyor.. Yılların verdiği hırsızlık alışkanlıkları, sende keskin bazı hislerin gelişmesine sebep olmuş ve atlattığın bir çok geçmiş tehlikeler, bu hislere kulak kabartmayı öğretti. Ormanda, bir gece bu his senin hayatını bir defa daha kurtarır..
Hayatında hiç görmediğin, kocaman barabarımsı bir grup yaratık, kampınızı basar ve çetin bir çatışma başlar. Başta sen de çatışmaya katılırsın ama dikkatin, çatışmadan kaçan bazı kesicilere takılır. Kahramanca çalışıp ölme fikri hiçbir zaman senin olayın olmadığını için, sen de onların peşine takılıp kaçarsın..
Geri kalan kesiciler, çaldıkları şey dışında yük olabilecek ne varsa üstlerinden atıp olabildiğince gizli ve saklı bir şekilde ormanda yola devam ederler.
…ta ki aynı yaratıklar, bir kaç gün sonra, sizin gruba ikinci bir baskın düzenleyinceye kadar.
İkinci baskında artık sen beklemek için hiç kafa bile yormuyorsun. Zaten bu işte bi mokluk baştan vardı deyip, tam kaçacakken, kesicilerin lideri, fena yaralanmış bir halde eline bişi tutuşturup, “Kaç burdan züppemsi! Al bunu ve kaç. Diğer grubu bul ve onlara olanları anlat. Bu baskınlar tesadüf değildi.. Bunun arkasınd…. @#!&% “
Kesici sırtından koca bi mızrak yer ve üstüne kapaklanır. Sen fena halde tırsmış bi şekilde, ormanda, gece karanlığında gizlenerek kaçarsın.
“Bu ne yaa! Ben zengin kızları ve kadınları tavlarım. Pıçağımı, ‘kim hedefi vuracak’ – kumarında çekerim… Yıllar önce bi salak dışında kimseye pıçak çekmişliğim yok… &^@$# herifleri – neye bulaştırdılar beni?!”
İşte bu noktada, artık şehirde olmadığını, dünyanın, zengin kadınları mücevherlerinden etmekle sınırlı olmadığını, hayatının bir anda sona erbileceğini, babanı çok da umursamasanda, anneni bir daha göremeye bileceğini anlıyorsun..
Üstünde ne kadar o güne değin önemli sandığın fiyakalı ipek gömlekler, kadife pelerinler varsa, bir çukur kazıp görmüyorsun ve paslanmış hırsızlık becerilerini çıkarıp her tekniği kullanmaya başlıyorsun..
Günlerce ormanda kuzeye ilerliyorsun ama izlemiyorum duygusu seni terk etmiyor bir türlü.
Bir ara geri durup ormanı izlemeye alıyorsun ve seni takip edenlerin o canavarlar değil, insanlardan, cücelerden ve en kötüsü de şöhretlerini hayal meyal duyduğun ve “ormanda bir izciden asla kurtulamazsın” atasözünü hatırlatan, iki izciden oluşan karma bir grubu gözlemliyorsun.. içinden şanssızlığına lanet edip, tekrar kaçıyorsun…
Bildiğin her “leke sökme” tekniğini kullansanda, o lanet izci kızlardan bir türlü kurtulamıyorsun… “lanet şeyler.. bari çirkin olsalardı!” – aslında uzaktan görmüş olsanda kızlar oldukça genç ve güzeller… aslında son derece güzeller di.. biri ince belli, hafif çekik gözlü – muhtemelen senin gibi bir yarı-elf, öbürü uzun boylu, uzun bacaklı, son derece atletik.. belkide saklanmaktan vazgeçip onları çapkınlığım ile etkim altına alabilirim, diye düşünüyorsun bir an ama sonra, o “güzel” kızların nasıl ok çekip hedefleri taaa 100 metreden delik deşik ettiğini hatırlıyorsun.. için titriyor.. muhtemelen senin oklanmış cesedine vardıklarında “ayy yazık oldu ya.. pek de şirin bi şeymiş” derler, diye homurdanıyorsun..
Günler sonra, “diğer” grupla buluşma yerine geldiğinde, seni kimsenin beklemediğini anlıyorsun.. Bir an “hepinizin canı cehenneme” deyip, yola devam etmeyi ve buralardan olabildiğince uzaklarda bir yerlere gitmeyi geçiriyorsun aklından ama hırsızlarda en değerli şey, kendi aralarındaki söz olduğunu biliyorsun.. Zira o sözü bir defa tutmadığında, genelde tutmak için ikinci bir şans verilmiyor. Arkandakilerin sana yaklaştığını bilsen de, yine de beklemeye karar veriyorsun.
Beklemen çok da uzun sürmüyor. İki hırpani tip, paldır küldür sana yaklaşıyorlar. İçinden, bu ne amatör tipler yaa.. Alnınızda hedef tahtasıyla gezin bari, diye geçiriyorsun, adamların çıkardığı gürültüye. Sende bunların da gerçek hırsız değil, birer kesici oldukları kanaati oluşuyor.
Sen bir grup beklerken, sadece iki tane fena halde hırpalanmış tiple karşılaşınca, bayağı şaşırıyorsun. İki taraf da tanışıp hikayelerinizi paylaştıktan sonra, anlıyorsun ki, bu grup da buradan on-on beş gün mesafede, doğudaki bir orman elf köyünde yaşayan yaşlı bir druid’den birşey çalıp senin grupla buluşacaklarmış. Ama bu salaklar, hiç gereği yokken çalmaktan ziyade, gidip yaşlı druid’i öldürmüşler, sonra malı alıp kaçmışlar… “off yaa!”, diye içinden yakınıyorsun.. “kim böyle bir tutam gerizekalıya, “mal kaldırma” işi verir ki?!”
Çalmak başka, öldürmek başka.. çalan adama yapılan muamele ve ceza ayrı, cinayetin muamele ve cezası farklı. Ayrıca, hırsızlık için gittiğin yerdekileri öldürmek sana hiç profesyonelce gelmiyor. Dahası, bu fikri bile sen mide bulandırıcı buluyorsun. Bu iki dangalağı baştan hiç sevmesen de yapacak birşey olmadığı için, (ve açıkçası iki kesiciye tek oranından pek de hoşlanmadığından) gıkını çıkarmıyorsun.. Adamlara sizin grubun çaldığı şeyi veriyorsun ve Themalsar denen harabelere doğru yola koyuluyorsunuz..
..yahu hangi salak bi harabede takas için buluşur ki koca orman dururken?!
İki adamın anlattıklarına göre, başlangıçta 16 kişilermiş. Yaşlı druid’i kestikten kısa bir süre sonra, bir gece aniden baskına uğramışlar. Bu ikisinin söylediklerine göre baskını yapanlar “ork”larmış ve tariflerine göre size yapılan baskınlarla aynı canavarlardan bahsediyorlar gibine geliyor.. Ama ork’lar mı ?! Orklar hiçbir zaman bu kadar kocaman olmazlar, genelde çok kalabalık olmadıkları zaman da cesaretleriyle de tanınmazlar. Sizin iki grup da az kişiden oluşmuyordu ve tecrübeniz, techizatlarınız ve mesleğiniz itibariyle, orman yaşamına uzak olsanızda, zorlu tiplerdiniz.. Ama bu devasa orklar, nokta atışı yapar gibi sizi de diğer grubu da bulmuşlar ve hiç tereddüt etmeden saldırmışlardı..
Kendileri neredeyse hiçbir zayiat vermeden toplamda 30 u aşkın kesiciyi parçalamışlardı.. İşin ürkütücü yanı, iki farklı grup, iki farklı şeyi çalmak için gönderiliyor ve çaldıktan kısa bir süre sonra da ikisi de müteahhit defa baskına uğrayıp doğranıyor! Dünya politikaları, seni bugüne kadar pek de ilgilendirmemiş olsada, sen içinden BU TESADÜF OLAMAZ! diye haykırıyorsun..
Defalarca orklar tarafından baskına uğradıktan sonra ve arkanızdan gelen izcileri ve beraberindeki grubu ekemediğinizi düşününce temkini bırakıp olabildiğince bu lanet ormandan kurtulmaya karar veriyorsunuz..
Günlerce ormanda koşup harabelere doğru ilerliyorsunuz. Yolda fazla birşeyle karşılaşmadan en sonunda ormandan çıkıyorsunuz.. ne var ki bu geçtiğiniz haftalarda olan olaylar ve bu olayların gelişiminden sen temel bir sonuç çıkarıyorsun; birileri bize fena halde ihanet etti ve köpeklere yem yaptı..
Bu düşünce bir kere zihninde oluşunca, bir daha çıkmaz oldu. Bunu düşünceni, pek de tanımadığın ve açıkçası hiç de güvenmediğin iki kesiciyle paylaşmıyorsun ama kendini her an kaçmaya hazırlıyorsun.
O gece ormanın dışında kamp yapıyorsunuz. Sen uyuyor gibi yapıp uzandığın yerde tetikte bekliyorsun. Ve iç güdüm seni bir defa daha kurtarıyor..
Gecenin bi yarısında, iki kesicinin ortasında aniden kara cüppeler içerisinde biri peydah oluyor. Sen içinden; lanet büyücüler diyemeden arka arkaya cübbelinin elinden yıldırımlar çakıp, iki kesiciyi de öldürüyor. Birinin göğsünde koca bir delik açılıyor, diğerinin sol kolu ve kafasının sol yanı kömür oluveriyor..
Cübbeli kesicileri yıldırımlarla yakarken sen hiç düşünmeden karanlığa karışıyosun. En son gördüğün, cübbelinin, çaldığınız iki şeyi alıp, sonrada geldiği gibi ortadan kaybolduğu..
Ormana dönme fikri sana hiç akıllıca gelmediği için, saklana bilirim umuduyla harabelere doğru koşuyorsun.. ve aklından geçiriyorsun; “işte bu yüzden harabelerde buluşulur… Gelip seni iz bırakmadan gebertsinler diye!”
Canı kakaolu kek, yanında da sıcak bir fincan çay çeksede, gece boyunca hiç durmadan harabelere doğru koşuyorsun ve karanlıkta yıkıntılara dalıp bulduğun ilk deliğe saklanıyorsun. Ne var ki salkandığın deliğin gerçekte bir delik olmadığını, sadece yıkılmış bir çeşit giriş olduğunu anlıyorsun. Girişi takip edince aşağı doğru inen merdivenleri fark ediyorsun. Şuna kesin inanıyorsun ki, o lanet izci kızlar senin izini buraya kadar sürecekler ve kasabalarına neler yaptığını düşünecek olursan, sana, çok ihtiyacın olan o çayı ısmarlamayacaklar.. “off.. çay..”, diye aklından geçiriyorsun.. sıcak bir çay için nelerimi vermezdim! -tabii sıcak bir çay için verebileceğin pek de bir şeyinin olmadığını hatırlıyorsun.
Kaçacak pek de bir yerin kalmamış durumda. Ya orklar seni yakalayacak, ya da lanet izci kızlar.. oh Tanrım, iki vahşi, kızgın ve gözü dönmüş güzel kızın bir araya gelince neler yapabileceklerini düşünmek bile istemiyorsun.
İvedilikle bir hikaye uydurman lazım. Bir şekilde seni tanımlamaları gerekiyor.. Uzun yıllar boyunca kandırdığın onca zengin kadınlar için uyguladığın bütün teknikleri gözden geçiriyorsun ama hiç biri bu iki vahşi kıza uyacağa benzemiyor gibi..
Kandırdığın kadınların hepsi şımarık, işsiz, yalnız, canları sıkılmış ve pohpohlanmış salak kadınlardı.. Bu kızlar ise ciddi, seni haftalarca takip edişlerinden işlerini hiçte savsaklamayan, hayatlarında muhtemelen hiç pohpohlanmamış kızlardı.. Dahası, grubun diğer üyeleri de vardı.. Pek de espriden anlamayan bi dwarf, hafif salak olduğunu düşündüğün bi gnome cüce, neredeyse o lanet devasa orklar kadar iri bi adam, hiç gülümsemeyen bir şövalye hatun (lanet bi şövalyeleri eksikti, o da var!) ve ortalıkta sinsi sinsi dolaşan o karanlık tip.. muhtemelen bi kesici.. “lanet kesiciler!”

